باب: رقية
العين.
35. NAZAR DEĞMESİNE KARŞI RUKYE
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا سفيان
قال: حدثني معبد
بن خالد: قال
سمعت عبد الله
بن شداد، عن عائشة
رضي الله عنها
قالت:
أمرني
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، أو:
أمر، أن
يُسترقى من
العين.
[-5738-] Aişe r.anha'dan, dedi ki: "Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem nazar değmesi dolayısı ile rukye yapılmasını bana emretti
-yahut: (bana kaydını zikretmeksizin) emretti.-"
حدثني محمد
بن خالد:
حدثنا محمد بن
وهب بن عطية
الدمشقي:
حدثنا محمد بن
حرب: حدثنا
محمد بن
الوليد
الزبيدي:
أخبرنا الزُهري،
عن عروة بن
الزبير، عن
زينب بنت أبي
سلمة، عن أم
سلمة رضي الله
عنها:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم رأى في
بيتها جارية
في وجهها
سفعة، فقال:
(استرقوا لها،
فإن بها
النظرة).
وقال عقيل: عن
الزُهري:
أخبرني عروة،
عن النبي صلى
الله عليه
وسلم. تابعه
عبد الله بن سالم،
عن الزبيدي.
[-5739-] Ümmü Seleme r.anha'dan rivayete göre; "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem, kendi evinde, yüzünde bir sarılık bulunan (ya da
yüzünün rengi değişmiş) bir kız çocuğu gördü. Bunun üzerine: Buna rukye
yapılmasını söyleyiniz. Çünkü buna bir nazar değmiş bulunuyor, buyurdu."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
''Nazar değmesinden dolayı rukye." Nazar değmiş kimseye
rukye yapılması anlamındadır.
Nazar (göz değmesi), tabiatı kötü bir kimsenin, hasedle karışık
güzel bulan ve bundan dolayı kendisine nazar edilenin zarar gördüğü bir bakış
çeşididir. Bazı kimseler bunu açıklamakta zorlanarak şöyle demişlerdir: Nazar
değen kimsenin zarar görmesini sağlayacak şekilde göz, uzaktan nasıl etki
yapabilir? Buna şöyle cevap verilir: İnsanların tabiatları farklı farklıdır.
Bu, bazen nazar eden kimsenin gözündeki zehirin, havada nazar değen kimsenin
bedenine ulaşması yolu ile olabilir. Nazarı değen ve bununla meşhur olan bir
kimseden şöyle dediği nakledilmiştir: Ben hoşuma giden ve beğendiğim bir şey
gördüğüm takdirde gözümden bir hararetin çıktığını hissediyorum.
el-Hattabı der ki: Hadisten anlaşıldığına göre, gözün nefisler
üzerinde bir etkisi vardır. İbnu'l-Arabı bunu reddetmekte aşırıya giderek şöyle
demiştir: Filozofların görüşüne göre nazar değmesi, ruhun gücü ile nazar değen
kimseyi etkilemesinden sadır olan bir şeydir. Bu durumda göz, öncelikle kendi
nefsinde etkili olur, sonra da kendisinden başkasını etkiler. Bir açıklamaya
göre nazar değmesi, nazar edenin gözünde bulunan ve gözlerin iri bir şekilde
açılması esnasında ile isabet eden bir zehirdir. Tıpkı yılanın zehrinin insana
geçmesi ile etkili olması gibi. Ancak birinci görüş şöyle reddedilmektedir:
Eğer durum böyle olsaydı, hiçbir halde nazar değmesinden kurtulmanın söz konusu
olmaması gerekirdi. Oysa vakıada görülen bu değildir. İkincisine karşılık da
şöyle denilmiştir: Yılanın zehri ondan bir parçadır ve tamamı öldürücüdür.
Nazar eden kimsenin ise -bunu kabul edenlerin görüşüne göre- nazarı dışında
öldürücü bir tarafı yoktur. Bu ise yılan zehrine benzemeyen bir cihettir.
(el-Mazer1) dedi ki: Gerçek şudur: Şanı yüce Allah, nazarı değe
n kimsenin kişiye bakıp ondan hoşlanıp onu beğenmesi esnasında, dilediği takdirde
dilediği bir rahatsızlığı ya da ölümü halk edebilir. Bazen de bunu
gerçekleşmeden önce de önleyebilir. Bu ya istiaze ile veya başka yolla
olabilir. Gerçekleşmesinden sonra ise bunu rukye, gusletmek ya da başka yolla
da bertaraf edebilir. ---Mazeri'nin sözü burada bitti---
Fakat bu açıklamalarda da itiraz edilecek bazı cihetler vardır.
Nazar değmesine yılanı örnek gösteren kimse, bu sözleri ile zehrinden ona bir
şeyler ulaşıncaya kadar sokulan kimse ile temas etmesini kastetmemiştir. O
bununla, insanı görmesi ile insanın ölümüne sebep olan ve bununla meşhur olmuş
bir yılan türünü kastetmiştir. İşte nazar eden kimsenin durumu da böyledir.
Buna Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de daha önce Bed'u'l-halk bölümünde
el-Ebter (kuyruğu kesik) ve Zo. et-tufyeteyn söz konusu edilince geçmiş bulunan
Ebu Lubabe yoluyla gelen hadisi ile işaret etmiş bulunmaktadır. Bu iki yılan
türü, gözü kör eder ve hamilenin cenininin düşmesine sebep olurlar.
el-Hattabl'nin nazarın etkisi ile kastettiği ise felsefecilerin
benimsedikleri görüş değildir. Aksine yüce Allah'ın nazarıarın sebep olduğu
zararlar açısından adeten görülüp icra ettiği şeylerdir. el-Bezzar hasen bir
senedIe Cabir'den şu merfu' hadisi rivayet etmiştir: "Allah'ın kaza ve
kaderinden sonra insanların çoğunluğu nefesle ölürler." Hadisi rivayet
eden, kastettiği nazar değmesidir, demektedir.
Şanı yüce Allah'ın adeti de cisimlerde ve ruhlarda pek çok güç
ve özelliklerin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim bir kimse kendisinden
utanıp sıkılan birisine baktığı vakit, bakılan kişinin yüzünde utancından
dolayı ileri derecede ve daha önce olmayan bir kırmızılık görülür. Aynı şekilde
korktuğu kimseyi görünce sararması da böyledir.
Hadis-i şerif'te nazar değmesinden dolayı rukye yapmanın meşru
olduğu anlaşılmaktadır.
''Yüzünde bir sarılık bulunan." İbrahim el-Hazzı der ki:
"Sef'a" yüzde bir çeşit karartıdır. el-Esmaı'den de bunun siyah
karışımı bir kırmızılık olduğunu söylediği nakledilmiştir. Sarılık diye de
açıklanmıştır. Başka bir renkle karışık siyahlık da denilmiştir. İbn Kuteybe
der ki: Bu, yüzün gerçek renginden farklı bir renktir. Bütün bu açıklamalar
birbirine yakındır. Bunların sonucu, kızın yüzünde asıl renginden farklı bir
renk olduğunun görüldüğü anlaşılmaktadır.
"Buna nazar değmiştir." Buradaki nazarıdan kastın ne
olduğu hakkında görüş ayrılığı vardır. Cinlerin nazarından bir göz değmesi
söylendiği gibi, insanların nazarından olduğu da söylenmiştir. Ebu Ubeyd
el-Herevı bunu kabul etmiştir. Ancak daha uygun olan bundan daha genelolduğudur
ve bu kızın nazara gelmiş olduğudur. Bundan dolayı Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem ona rukye yapılmasına izin vermiştir. Bu da -başlığa uygun olarak- nazar
değmesinden dolayı rukye yapmanın meşru olduğuna bir delildir.
باب: العين حق.
36. NAZAR DEĞMESİ BİR HAKTIR
حدثنا إسحق
بن نصر: حدثنا
عبد الرزاق،
عن معمر، عن
همَّام، عن
أبي هريرة رضي
الله عنه،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال:
(العين حق). ونهى
عن الوشم.
[-5740-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem:
Nazar değmesi bir haktır, diye buyurmuş ve dövme yaptırmayı da
nehyetmiştir. "
Bu Hadis 5944 numara ile de var
Fethu'l-Bari Açıklaması:
''Nazar değmesi bir haktır." Yani nazar değmesi sabit ve
var olan bir şeydir.
Yahut o, varlığı muhakkak olan şeylerdendir. el-Mazerı dedi ki: Cumhur,
hadisin zahiri doğrultusundakanaat belirtmişlerdir. Veşm (dövme) ise iğne vb.
bir şeyi bedenin herhangi bir tarafına kan akıncaya kadar batırdıktan sonra, o
yere sürme ya da benzeri bir şey doldurması ve bunun neticesinde oradan
yeşilimsi bir renk almasıdır. İleride yüce Allah'ınizniyle Ubas (giyim-kuşam)
bölümünün sonlarında "kendisine döğine yaptıran kadın" başlığı
a1tında açıklamalar gelecektir. Ben bu iki cümle arasında bir ilişki olduğunu
görüyorum ki, daha önce bunu tespit edip dikkat çeken kimseyi bilmiyorum. O da
şudur: Döğme yaptırmaya iten sebeplerden birisi de, döğme yaptıran kimsenin
kendisine nazar değmesin diye niteliklerini değiştirmesi isteğidir. İşte burada
nazar değmesinin hak olduğu belirtilmekle birlikte, döğme yaptırmak nehyedilmekte
ve şeriat koyucunun öğretilerine dayanmayan, döğme yaptırmanın ve daha başka
çarelere başvurmanın hiçbir faydasının olmayacağı belirtilmekte, yüce Allah'ın
kaderinin mutlaka tahakkuk edeceğini göstermektedir. Müslim'in, İbn Abbas'ın
rivayet ettiği ve Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ref' ettiği hadiste şöyle
denilmektedir:
"Nazar değmesi bir haktır. Eğer kaderi geçip geride
bırakacak bir şeyolsaydı, hiç şüphesiz göz (nazar) onu geride bırakırdı.
Sizlerden (nazarınızın değdiği düşün- . cesiyle) gusletmeniz istenecek olursa,
siz de guslediniz."
Nevevi dedi ki: Hadiste kaderi n sabit olduğu ve nazar
değmesinin de, nazarın zararının da pek güçlü olduğu belirtilmektedir.
Hadisteki ikinci fazlalık olan kendisine nazar değdiğini kabul eden kimse
tarafından nazar edenin yıkanması emri ise şuna işaret etmektedir: Bu sebep
dolayısıyla gusletmek, aralarında bilinen bir husustur. Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem de onlara kendilerinden böyle bir şey istendiği takdirde karşı
koymamalarını emir buyurmaktadır. Bunun en basit faydası ise, bu hususta
meydana gelen vehmi ortadan kaldırmaktır. Emrin zahiri de vücub ifade
etmektedir.
el-Mazerl bu hususta görüş ayrı lı ğı bulunduğunu nakletmekte ve
bu emrin vücub ifade ettiği görüşünün sahih olduğunu söyleyerek şunları
eklemektedir: (Nazar değmesinden ötürü) ölmekten korkacak olursa ve nazarı
değen kimsenin gusletmesi sureti ile nazar değenin şifa bulduğu görülegelmiş
ise o takdirde gusletmesi muayyen bir emir olur. Nazarı değen kimsenin zarar
verdiği kimseye karşılıksız yiyecek vermesi için mecbur tutulacağı da kabul
edilmiştir. Bu daha uygundur. Bunun dışında hadisten çıkartılacak daha başka
sonuçlar da vardır:
1- Kimin nazarının değdiği bilinecek olursa, onun gusledeceğine
dair hüküm verilir.
2- Gusletmek, nazara karşı faydalı olan işlerdendir.
3- Nazar, bazı hallerde kıskançlık olmadan dahi beğenmek ve
hoşlanmakla birlikte olur. Hatta bu, seven bir kimse tarafından da, salih kimse
tarafından da görülebilir.
4- Bir şey beğenen bir kimsenin beğendiği o kimseye ya da o şeye
hemen mübarek olması için dua etmekte elini çabuk tutması icap eder ve bu onun
tarafından yapılan bir rukye olur.
5- Müstamel (abdest ve gusül gibi ibadet kastıyla kullanılmış)
su, tahirdir.
6- Açık arazide (tesettüre riayet etmek şartıyla) gusletmek
caizdir.
7 - Nazar değmesi bazen öldürücü olabilir. Bundan dolayı kısas
yapılacağı hususunda görüş ayrılığı vardır.
Bu sebeple Kurtubi şöyle demektedir: Nazarı değen bir kimse,
herhangi bir şeyin telef olmasına sebep olursa onun tazminatını öder. Eğer
nazarıyla öldürürse kısas ya da -bu işin onun bir adeti olacak şekilde
tekrarlanması halinde- diyet ödemesi gerekir. Bu durumda nazarı değen kimsenin
hali sihirbazın katir olduğu için değil (ölüme sebep olduğundan dolayı)
öldürülmesini kabul eden kimselere göre aynı durumda olur. Şafiiler bu hususta
lması söz konusu etmemişler, hatta böyle bir şeyin olmayacağını belirtmiş ve
şöyle demişlerdir: Nazar çoğunlukla öldürücü değildir ve ölüm sebebi olarak
sayılmamıştır. Nevevı de er-Ravda adlı eserinde şunları söylemektedir: Böyle
bir halde diyet de, keffaret de söz konusu olmaz. Çünkü şer'! hüküm ancak genel
ve belirli olarak tespit edilebilen şeyler hakkında söz konusu olur. Belli bir
şekilde tespit edilemeyen ve bazı hallerde, bazı kimselere özelolan şeyler için
hüküm koymak söz konusu değildir. Üstelik nazar değen bir kimse kesinlikle
böyle bir fiil de işlemiş sayılamaz. Nazarın nihai durumu bir kıskançlıktır ve
bir nimetin zeval bulmasını temenni etmektir. Aynı şekilde nazar değmesinden
ötürü ortaya çıkan hal, nazar değen kimse için hoşlanılmayan bir şeyin ortaya
çıkmasından ibarettir. Bu hoşlanılmayan hal de ölüm esnasında muayyen bir sebep
olarak görülemez. Çünkü nazarın etkisi olmaksızın da hoşlanılmayan bir hal ile
karşı karşıya kalınabilir. ---Nevevi'nin er-Ravda adlı eserinden nakil burada
sona ermektedir---
İbn Battal'ın kimi ilim ehlinden haklettiklerine göre, bir
kimsenin nazarının değmesiile tanınması halinde imam, o kimseyi insanların
yanına girip çıkmaktan alıkoymalı ve onu evinde oturmaya mecbur etmelidir. Eğer
fakir bir kimse ise ona hayatını idame ettirecek şekilde bir maaş bağlamalıdır.
Çünkü böyle bir kimsenin zararı, Ömer rad'yallahu anhiin -ilgili başlıkta
açıkça geçtiği gibi- insanlarla oturup kalkmasına engelolduğu cüzamlı bir kimsenin
zararından daha ağırdır. Şeriat koyucunun cemaate katılmasını engellediği
sarımsakyiyen kimsenin zararından da daha ağırdır.
Nevevi dedi ki: Bu, başkasının, aksini açıkça ifade ettiği
bilinmeyen sahih ve muayyen olarak kabul edilen bir görüştür.